Narsistten Ayrıldıktan Sonra Da Onun Bıraktığı Tüm İzlerle Yaşamaya Devam Edersiniz

Narsist ayrılsa da ölse de izleri sizlerle yaşamaya devam eder. Çünkü narsist sizi istediği şekle sokmuştur. O şekli düzeltmeniz yine yıllarınızı alır.

Narsist sizi suçlayarak ya da küçümseyerek sizin gerçekten o küçümsediği şekle sokar. 

Narsistin bıraktığı izlere göz atalım;

Sizi ‘’başarısızlıkla’’ suçlar.

Aşırı başarılı bir insan da olsanız kendinizi hâlâ başarısız hissedersiniz. Çevrenizdeki insanlar sizi tebrik etse dahi siz başarısız olduğunuzu hissetmeye devam edersiniz. Çünkü o narsistin küçümseyici sesi sizin iç sesiniz olmaya başlar. 

Bir danışanım 12 kitap, 143 makale yazmış Türkiye’nin önde gelen profesörlerinden birisi. Babasını 2 yıl önce kaybetmiş, babası ise öğretmen olarak hayatını kaybetmiş fakat ölürken dahi asla takdir etmemiş. Hâlâ babasının bıraktığı izle yaşayıp akademik olarak daha da ileriye gitmeye çalıştığını söyledi. Başarı illüzyonunu yakalayamayacağını bana geldiğinde anlamıştı. 

Narsist sizin ‘’sevilemez’’ olduğunuza ikna eder. Bir gün iyi davranır bir gün kötü davranır. Yıllarca gerçekten sevildiğinizi anlayamazsınız. Dışardaki insanların da gerçekten sizi sevip sevmediğini anlamanız zorlaşır. Bir gün seven bir sevmeyen, bir gün iyi davranan bir gün kötü davranan tutarsız insanları hayatınıza çekersiniz. Narsist tüm çevrenize sevgi ve ilgiyle yaklaşır ama size karmaşık yaklaşmaya devam eder ve kafanız allak bullak olur. Aklınız karışır ve şu düşüncelere kapılırsınız ‘’Herkese iyi davranıyor neden bana kötü davranıyor, acaba bende bir sorun mu var?’’ -Hayır yok. Bu narsistin hayat biçimi, kim olsa aynısını yapacak.

Narsist sizin ‘’güven’’ algınızı bozar. Çünkü narsist hiçbir şekilde güven verici davranışta bulunmaz. Sizi aldatır, yalan söyler. Siz de zamanla şu inancı geliştirirsiniz ‘’En yakınımdaki bu kadar iş çeviriyorsa çevremdeki insanlar bana neler yapmaz…’’. Bu inanç sizin insanlarla olan ilişkinizi etkiler. İnsanlara güveneceğiniz zaman kaçarsınız ya da güvensiz tipler seçip güvensizlik yaşamaya devam edersiniz ya da insanlara aşırı güvenip sürekli kazık yiyen bir insana dönüşürsünüz. Günün sonunda öfkelenen hep siz olursunuz. 

Narsist sizin ‘’özgüvenizi’’ düşürür. Bu özgüven düşüklüğü hayatınızın birçok yönüne yansır; iş, aile, sosyal ortam, ilişkiler, beden dili, spor, sanat… Beden diliniz dışardan bakıldığında içine kapanıktır, küçük gözükürsünüz, omuzlar gergin olduğu için kalkık gezebilir. Stres belirtilerini gösterir; tırnak yeme, sürekli saçlarla oynama, parmaklarını birbirine bağlama, sürekli boyna dokunma, avuçlarını ovma gibi birçok stres belirtisi hayatının bir parçası olmuştur. Sosyal aktivitelerden uzak kalır. İş hayatınızda başarısızlıklar ortaya çıkar. İşinize odaklanamaz ve enerjiniz kalmaz. İş arkadaşlarınız sizde bir gerilemenin olduğunu söyler. Çevrenizdeki insanlarla ilişkileriniz azalır, yeni insan tanımak istemezsiniz.  

İş yaşamında sürekli, yaptığı görevi tamamen iyi yapıp yapmadığını düşünür, eleştiri almaktan aşırı korkar, hata yaptığında cezalandırılacağını düşünür, yoğun şekilde onay ve takdir arar ve kendi yaptığından asla emin olmaz. İş yaşamında aşırı fedakâr bir davranış sergiler. Görevi olmayan tüm işleri üstlenir. Daha sonra kendisine zaman kalmadığı için içsel öfke yaşar. Çalışma arkadaşlarına o kadar iyi davranır ki bir zaman sonra onlar tarafından suistimal edildiği için kendisine kızar.  Aşırı adaletli ve hakkaniyetli olur ama verdiği performansının sonucunu alamaz. Ondan daha az çalışan birisi terfi aldığında aşırı öfkelenir. Kendi yaşadığı haksızlıklara karşı sesini çıkartamaz ama içinde öfkeyi aşırı yaşar. İnsanlara bu yüzden aşırı tepkili ve mesafeli yaklaşır. Sırf haksızlığa uğradığı için manipüle edilen insanlara da kızar ve onlarla da soğuk ve mesafeli takılır. Bir zaman sonra tükenmişlik yaşayıp işinde büyük mutsuzluk yaşar. Performansı gün geçtikçe gerilemeye başlar. Korktuğu başına gelmiştir. Artık kaygı bozukluğundan, mükemmeliyetçilikten ötürü otomatik olarak düşük performans sergiler ve işinde başarısız olur ya da işten çıkar.

Narisiste maruz kalan kişi düşük özgüveninden dolayı ailesiyle ile sağlıklı sınırlar çizemez ve iç içe bir yaşam sürdürür.

Herkesin isteğine sürekli koşar ama başkasından bir şey istediğinde ona kimse gelmez ve bu durumu aşırı içerler. Öfkeyle haksızlığı dile getirir ama bu seferde kötü çocuk damgası yemekten kaçamaz.  Kendisi bir şey isteyemediği için yıllarca kendi emekleriyle mücadele eder hayatını kurar. Fakat diğer taraftan diğer kardeşine tonlarca imkân sunulur. Bu onları görmesine rağmen sesini çıkartmaz yıllarca bekler fakat bir gün içindekileri kusar. Bu bazen öfke patlamalarına da sebep olur. Otomatik olarak ailesinin sürekli kötü çocuk olmakla suçladığı kişiye bürünür. Halbuki yıllarca bunun olmaması için mücadele eder. Ama günün sonunda yine suçlanan çocuk olur. Hayatında ne kadar fazla fedakârlık yaparsa yapsın asla sevildiğini hissedemez.  

Düşük özgüven arkadaş ilişkilerinize de yansır. Sürekli sizi sömüren, onun dediği olan, sizin destek olduğunuz ama sizin ihtiyacınız olduğunda yanınıza gelmeyen, sürekli sizi eleştiren arkadaşlıklar kurup narsistle olan sürecinizi arkadaşınızla devam ettirirsiniz. Fikrinizi ifade edemezsiniz, kararlarınızı söyleyemezsiniz ve sürekli ona uyarsınız. Narsist sizin yalnızlaştırdığı için yeni insanlarla tanışmaya korkarsınız ve sosyalleşemezsiniz. 

Düşük özgüven sosyal hayatınızı da etkiler; sürekli eleştirildiğinizde, başarısızlığınız vurgulandığında rezil olup, utanmamak adına sosyal aktivitelerden kaçınırsınız. Çünkü performans kaygısı sizi durdurur. Spor yapmaktan kaçınırsınız hareketi doğru yapmak sizin için rezil olma konusu olabilir, sanat icra edersiniz yaptığınız şey alay konusu olacağını düşünüp gitmezsiniz, müzik aleti çalmaya çalışırsınız ama ne ritim tutarsınız ne de bir enstrümanı çalabilirsiniz, dans denemeye çalışırsınız burada da insanlarla temas etmekten, hareketleri yanlış yapmaktan çekinirsiniz. İnsanlara dokunmak, temas etmek size yabancı gelir çünkü siz kendi bedeninizle yabancılaştığınızdan ve aileniz tarafından temas edilip sevilmediğiniz için dokunmanın yanlış olduğunu düşünüp dans etmezsiniz. 

Bir sosyal aktive denedikten sonra ondan vazgeçersiniz çünkü tatmin etmez ve başarılı olduğunuzu göremezsiniz. Yıllarca bu tarz aktivitelerden kaçınırsanız beyninizdeki beceri nöronları gelişmez ve ilerleme kaydedemezsiniz. 

Depresyonda olduğunuzda sosyal aktiviteler gerçekleştirmek istemezsiniz. Eyleme geçecek ne enerjiniz ne de isteğiniz vardır. Sosyal aktiviteler zaman ve zorlama ister. Siz zorlamadıkça yaptığınız şeyden keyif alamazsınız. Bir kere denemekle net sevip sevmediğinizi anlayamazsınız. O yüzden kendinizi zorlamanız gerek. Bir aktivite için keyif almasanız da istemeseniz de yapmaya devam edin.  Ama kendinize zaman tanımanızda fayda var.  Beğenmediğinizde yeni aktiviteler için keşfe çıkabilirsiniz. 

Instagram

Youtube

X

Tiktok

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir